|
......................................................................
Tasvir eden, her şeye bir şekil ve hususiyet veren … |
......................................................................
“Suret veren, kılık, kıyafet veren” manasına gelen bu isim, Kur’an’da
Haşr suresi 24. Ayette olmak üzere de bir defa geçmektedir. Ayrıca şu Ayet-i
Kerime’lerde bu sıfatına işaret buyurmuştur: “Rahimlerde size dilediği gibi
şekil veren O’dur (CC).” “Sizi
şekillendirdi ve şekillerinizi de güzel yaptı”
İnsanlık ailesi bir tek kirpik yaratamamıştır. Bir göz veya bir kaş
yapamamıştır. Ama Allah’ın (CC) yarattığı göz ve kirpik üzerine binlerce yıldır
şiirler söylenmiş yine de hakkı verilememiştir.
Allah’ımızın (CC) Hâlik ismiyle
yarattığı, Bârî ismiyle düzelttiği, Musavvir ismiyle
şekillendirdiği tabiatın ve tabiat üzerinde yaşayanların bir teline ve bir
çizgisine zarar vermeyelim. Bir ressamın o hareketsiz resmine bir çizik atsanız
değeri düşer. Rabbimize (CC) ve yarattıklarına saygısız davranırsak o zaman
bizim değerimiz düşer. Rabbimiz (CC) kafirler için “Onlar yaratılmışların en
şerlisidirler”
buyurur.
Allah-ü Teala (CC) Hz.leri her şeye bir suret, bir hususiyet vermiştir.
Her şeyin kendine göre bir şekli, dıştan görünüşü vardır ki, başkalarına
benzemez. Mesela insanlar, tamamiyle birbirinin ayni iki insan yoktur. Bir çok
yerleri birbirine benzese bile, mutlaka benzemeyen tarafları da bulunur.
İnsanların yüzlerindeki alâmetler hep birbirinin ayni olduğu halde, tıpkı
tıpkısına iki insan görülmez. Bundan daha garibi, parmak uçlarındaki
çizgilerdir. Bu çizgiler, insanların sayısı kadar değişip gidiyor ve hiç biri
ötekine uymuyor. Şu halde insanın hiç taklit olunamıyacak imzâsı bastığı
parmaktır.
Bu İsm-i Şerif hükmünce eşya biribirinden temayüz etmiş, seçilmiştir. Bunlar Allah-ü
Teala (CC) Hz.leri’nin ne büyük rahmet ve hikmetidir. Eşyayı biribirinden
ayıran hususiyetler olmasaydı ve mesela hayvanlar ve insanlar birbirinden
seçilmemiş olsaydı, ne facialar olurdu.
YARATMAK KELİMESİNİN HAKİKİ MANASI: Bu üç İsm-i Şerif Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin
yaratıcılık sıfatını ifade ediyor. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri bu sıfatının en
canlı ve açık izlerini, nişanlarını insanlarda yaratmıştır. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin
verdiği kudret ve bilgi ile insanlar birçok şeyler icat ediyor, meydana
koyuyorlar. Ancak ellerindeki bu kudretin hakiki kıymet ve ölçüsünü tâyin
edemediklerinden, onu yaratıcı bir kudret sanıyorlar. Halbuki bu yaratıcı bir
kudret değildir. Bunu izah için, insan kudreti ile yapılmış bir misal alalım:
Diyelim ki şurası boş, pis, ıssız ve korkunç bir arsa idi, üzerine bir fabrika
kuruldu, şimdi orada yepyeni bir hayat dirildi. Etraf tertemiz. Fabrikanın içi dışı
pırıl pırıl yanıyor. Makinalar harıl, harıl çalışıyor... Diyelim ki, bir un
fabrikası. Bir taraftan çuval çuval buğday giriyor, öbür taraftan çuval çuval
un çıkıyor. En son bilgilere göre yapılmıştır. Siyah renkli elbisenizle,
fabrikanın altını üstünü her tarafını gezip dolaştığınız halde üzerinizde bir
toz zerresi görülmüyor.. Evvelce yokken var olan ve bugün mahsul veren bu
fabrika nasıl vücûda gelmiştir, ne gibi safhalar geçirmiştir, ne kadar insan
emeği sarfedilmiştir? Şunları kısaca bir düşünsek; evvela mühendisler gelmiş,
arsa üzerinde kurulacak fabrikanın ebadını, temel yerlerini, duvarlarını,
kapısını, penceresini, irtifaını, çatısını, bacasını, hulasa bütün tereffuatını
ölçmüşler, biçmişler, hesaplamışlar, krokisini çizmişler, planını yapmışlar, kağıt
üzerinde gölgesini, alçıdan resmini hazırlamışlar. Sonra malzeme yığılmıştır.
İşçiler, ustalar, mimarlar gelmiş. Hazırlanan plan uyarınca yerleri
düzeltilmiş, temelleri açmış, aylarca ve belki de senelerce çalışarak arsa
üzerine fabrikanın asıl gövdesini kurmuşlardır. Daha sonra sıvacı gelmiş
sıvamış, boyacı gelmiş boyamış, her iş bitmiş.. Fabrika kendine mahsus olarak
evvelce hazırlanmış olan şeklini tamamiyle almıştır. Bundan sonra açılış
merasimi ve faaliyet.
Demek ki, insanlar bir şey yapmak için her türlü bilgiden sonra,
malzemeye, zamana, işçiye, yardımcıya, bir takım alet ve edevata muhtaçtırlar.
Yapacakları herhangi bir şey için, bol malzeme, bol zaman, sonra çeşitli
ihtisas sahibi mühendisler, ustalar, işçiler. İşte insanlarda bir şey yapmak
kudreti böyle bir takım şartlara bağlıdır. Bu şartlar tamamlanmayınca hiçbir
şey yapamazlar. Onun için bu kudrete yaratıcı denmez. Yaratıcı kudret hiçbir
kayda, hiçbir şarta tabi değildir.
Allah-ü Teala (CC) Hz.leri bir şeyi yaratırken örneğe, maddeye, müddete,
yardımcıya, alet ve edevata muhtaç değildir. O (CC), bir işi yapmak isteyince
sadece ona “Ol!” der, d da hemen oluverir. Başka hiçbir şeye muhtaç olmaz.
Yerleri, gökleri her şeyi yalnız bir istemesiyle, sade bir “Ol!” demekle
yaratmıştır. Milyonlarca esbabın, asırlarca zamanın yapamadığı muazzam şeyler,
Allah'ın (CC) bir tek irâdesi ile “Kün!” emri ile oluverir. Kün, ol manasına
emir sigası bir kelimedir. Onun için “Allah'ın (CC) hazinesi kaf ile nun
arasındadır” derler. İşte yaratıcı kudret budur. İnsanlardaki kudretin bir
kıymeti varsa, o da, asıl yaratıcı kudreti izleyip, arayanlara rehberlik
yapması, onları hakiki yaratıcı kudret sahibi bulunan Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’ni
bilip öğrenmeğe sevk etmesidir.
|
|