|
......................................................................
Bütün kainatın sahibi ve mutlak surette yegane hükümdarı |
......................................................................
“Gerçek hükümdar”
olan Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin “Melik” ismi Kur’an-ı Kerim’de beş defa
geçmektedir. Yusuf Suresinde Mısır kralı için “Melik” kelimesi kullanılmış.
Bakara Suresi 246 da komutan Talut için yine “Melik” kelimesi kullanılmış.
Fatiha Suresinde
ve Al-i İmran Suresi 26 da “Mâlik” ismi, Kamer suresi 55 de “Melik” ismi
zikredilmiş. Kainatı yaratan ve koyduğu tabiat kanunlarıyla evreni idare eden
ve yönetimine kimseyi ortak etmeyen “Melik”e (CC) iman eden bir mü’min tabiatı Allah-ü
Teala (CC) Hz.leri’nin mülkü kabul ettiğinden, yeryüzünde Allah-ü Teala (CC)
Hz.leri’nin döşediği yaygılar üzerinde yürür gibi hiçbir güzelliğe zarar
vermeden yürür.
Her gün namazında
“Nas” suresini okurken insanların tek hükümdarı Allah olduğunu ikrar ederek, Allah-ü
Teala (CC) Hz.leri’nin kullarının kılına haksız yere dokunmaz. Krallar, Şahlar,
Padişahlar, Cumhurbaşkanları yönetimlerinde “Melik” olan Allah-ü Teala (CC)
Hz.leri’nin yönetim kurallarına uyarlarsa başarı sağlarlar. “Melik” olan
Rabbimiz (CC) kulları arasında Mü’min, kafir ayırımı yapmadan, dil, din, ırk
ayırımı yapmadan can, ten, beden veriyor. Kimsenin tekeline bırakmadan hava ve
güneş veriyor.
Görüyoruz ki,
dünya yüzünde bir çok hükümdarlar var, her hükümdarın bir yurdu, tebası,
ordusu, idari teşkilatı var. Hiç bir hükümdar, yabancı bir kuvvetin yurduna
saldırmasına, yurdundan bir parçasını koparmasına veya işlerine karışmasına
tahammül edemez ve buna meydan vermemek için bütün kuvvetiyle çalışır.
Hükümdar, tebasıyle yakından ilgilenmek, onların ahvaline vakıf olmak,
aralarında haklıyı haksızı, iyiyi kötüyü, hırsızı doğruyu, zalimi mazlumu, sadıkı
haini bilmek ister. Bunun için inzibati kuvvetler, kanunlar, hakimler,
mahkemeler, hapishaneler... gibi bir çok teşkilat vücuda getirmek ve bu teşkilatı
beslemek ve ayakta tutmak için tebasından vergiler almak mecburiyetindedir.
Arazisi ne adar
geniş, tebası ne kadar çok, ordusu ne kadar kuvvetli olursa olsun, dünya
hükümdarlarından hiç birinin hükümdarlığı hakiki ve bi'l-esale değildir. Belki
Allah-ü Teala (CC) Hz.leri tarafından
muvakkaten iktidar mevkiine getirilmiş mecazi ve niyabi birer memuriyetten ibarettir
ve bunlardan her biri hakiki hükümdarı bildiren küçük birer izdir. O izlerden
hakiki hükümdar sezilir. Kainatın ezeli ve ebedi tek hükümdarı ancak Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’dir. Kainatda hakiki ve
mutlak olarak hükümdarlık ancak Allah-ü Teala
(CC) Hz.leri’nin hakkıdır. Bu sıfatda O'na (CC) denk olacak başka bir hükümdar
yoktur. Çünkü mülkü yaratan O'dur (CC), bütün mahlukatı yoktan var eden O'dur
(CC).
O'nun (CC) mülkünün
genişliğini, ordularının sayısını yine ancak O (CC) bilir. Üzerinde bir çok
hükümdarların barındığı arz küresi, bu genişliğin içinde nihâyet bir zerre
olmaktan ileri değildir. (Zerre, milyonlarcası bir araya geldiği takdirde ancak
görülebilen bir cisimdir) İşte bu sonsuz alemlerde ve bu sayısız mahlukat
üstünde hakimiyet ve saltanat ancak O'nundur (CC), ancak O'nun (CC) iradesi,
hüküm ve tasarrufu caridir. Ancak O'nun (CC) istediği olur, istemediği olmaz.
Fermanını geri döndürecek, hüküm ve kazasını bozacak yoktur. Her dilediğini
dilediği gibi yapar. Dilerse mülk verir, şah yapar, dilerse padişahken indirir
atar, dilerse cebreder, dilerse serbestlik verir, dilerse küçültür, dilerse
büyültür, dilerse sıkar, dilerse açar, dilerse yıkar, dilerse yapar, dilerse
daha başka alemler yapar, onlarda da dilediği gibi tasarruf eder. Velhasıl bu
muazzam devlette, bu sonsuz mülk ve saltanatta her şeyin varlığı veya yokluğu
O'nun (CC) bir tek iradesine bağlıdır. “Ol” deyince oluverir. “Olma” derse bir
lahzada her şey yokluğa dönüverir. Her şey O'nun (CC) kudreti altında makhur,
herkes O'nun (CC) iradesine tâbi, fermanına baş eğmeye mecburdur. O'nun (CC) müsaadesi
olmadan kimin haddine düşmüş ki, O'nun (CC) karşısında hükümdarlık dava etsin,
O'nun (CC) mülküne göz diksin. Hükümdarlar tebasından vergi alır. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri mahlukatından bir şey
almaz, her şeyi O (CC) verir. O (CC), kainata muhtaç değil, kainat O'na (CC) her
lahza muhtaçtır. Kainat üzerinde tasarrufu bi'l-istiklaldir. Yardımcıya,
vezire, vekile, vasıtaya ihtiyacı yoktur.
Bütün dünya
hükümdarları bir araya gelseler O'nun (CC) iradesi inzimam etmedikçe hiç bir
şey yapamazlar. O padişahlar padişahı, hükümdarlar hükümdarı, dünyayı bir
çalışma yeri, ahireti de hesap günü olarak yaratmıştır. Mahkeme-i kübra
oradadır. İyiler için cennetler, kötüler için cehennem hazırlanmıştır. Herkes akıbetini
görecektir. O günden ve o mahkemeden kaçıp kurtulacak bir sığınak da yoktur.
|
|