......................................................................
Şanı büyük ve yüksek, ikramı çok… |
......................................................................
“Azim üş şan, şanı
yüce” anlamına gelen “el-Mecîd” İsm-i Celil’i, Kur’an-ı Kerim’de iki defa
geçmekte. “O (CC) övülendir, şanı yücedir.”
“Arşın sahibidir,
yücedir.”
İki defa da
Kur’an’ın sıfatı olarak gelmiştir. “Fakat O yüce bir Kur’andır.”
“Kaf. Şanı yüce
Kur’an’a yemin olsun ki…”
Her gün
namazlarımızın son oturuşunda Hz. Resul (SAV) Efendimiz’e selat-ü selam
getirirken sonunu “İnneke Hamîdün Mecîd” diye bitiririz. Bu gözlerin
göremeyeceği, hayallerin ulaşamayacağı kadar yüce Rabbimizin (CC) nimet
denizinde yüzüyoruz.
O’nun (CC) verdiği
gözle güzellikleri görüyoruz. Burunla kokluyoruz. Verdiği dille yine O’nun (CC)
verdiği milyonlarca farklı tadı tadabiliyor ve ayırt edebiliyoruz.
O yücelerden yüce
Rabbimizin (CC) kelamı da yüce. Belağatıyla, fesahatıyla, İcazıyla,
letafetiyle, tazeliğiyle, tadıyla erişilmez olan Kur’an-ı Mecîd’e iman eden
Mü’minler de yüce bir gönüle sahip olmalı. İyilik yapan, yaptığı iyiliği
unutan, dostluğundan zevk alınan bir Müslüman olmaya çalışmalıdırlar.
Allah-ü Teala (CC) Hz.leri, Azîmüş-Şân’dır. Göklerde ve yerde en yüksek
şan ancak O’nundur (CC). O’na (CC) el ermez, güç yetmez. O (CC), ordularla
kuşatılmaz, kuvvetlerle mağlub edilmez. Bununla beraber, kullarına
kendilerinden daha yakın ve daha merhametlidir. Afv u ihsanı bol, rahmet ve
inayeti hudutsuzdur. Nimetleri sayılmaz, kerem ve atası rakamlara sığmaz, ahlakı
kemalat, efali serapa hikmettir. Okuyup durmakta olduğumuz “Esmaül-Hüsna” O’nun
(CC) ne büyük şan sahibi olduğunu ve O’na (CC) intisab ile rızasını
gözleyenlerin ne yüksek şeref kazanacaklarını gösterip durmuyor mu? O (CC) ne
büyük Mabud, ancak O’na (CC) tapanlar ne güzel kul! Onlar, hayatın hiçbir
lahzasında yese kapılmayan, fanilere boyun eğmeyen bahtiyarlardır.
İsm-i Şerif’in manasında iki mühim unsur vardır: Biri azamet ve
kudretinden dolayı yaklaşılamaz, yanına varılamaz olmak, ikincisi de, yüksek
huylarından, güzel işlerinden dolayı öğülüp sevilmektir. Güzel ahlakından
dolayı gönüllerde yer tutmuş, fakat herhangi bir kuvvet karşısında zebun ve
aciz kalan bir insana “Mecîd” denmediği gibi, haydutlukla geçinen, sarp
dağlarda müstahkem mevkıa kapanmış şakilere de denmez.
Aramızda nisbi olarak bu iki mananm kendisinde birleştiği zevat, ism-i
şerifin hakiki manasına delalet eden nişanelerdir. Onlardaki mahdut manaya
bakılır da bu manalann ekmel bir surette birleşmiş bulunduğu Allah-ü Teala (CC)
Hz.leri’nin “el-Mecîd” İsm-i Şerif’inde de eşsizliği sezilir.
|