|
......................................................................
Hatadan, gafletten, acizden ve her türlü eksiklikten çok
uzak, pek temiz. |
......................................................................
“Kuddûs” İsm-i
Şerifi Kur’an-ı Kerim’de de Haşr Suresi 23. Ayet-i Kerime’de ve Cuma Suresi 1.
Ayet-i Kerime’de olmak üzere iki defa geçmektedir.
İnsanı dünyaya
getirirken günahsız ve kirsiz yaratan, büyüyünce kirlerini abdest ve gusülle
yıkanarak gideren, günahlarını tevbe ve istiğfarla yıkamayı öğreten “Kuddûs,”
yeryüzünü de tertemiz yaratmıştır.
Bizim
kirlettiğimiz yeryüzünü yağmurlarla yıkıyor, güneşle kurutuyor. Kirlenen suları
buhara dönüştürüyor. Havada temizleyip yeniden tertemiz yağmur olarak
indiriyor. Rahmet damlalarıyla dünyamızı temizlediği gibi Kur’anın rahmet
ayetleriyle de bizim içimizi ve dışımızı temizliyor.
İmanla bizi şirk,
inkar pisliğinden temizliyor. İtaatla bizi isyan çirkefinden temizliyor. Dinle
bizi kinden temizliyor.
Kendisine ibadetle
bizi kullarına boyun eğme zilletinden temizliyor. En büyük Allah-ü Teala (CC)
Hz.leri’dir = Allah-ü Ekber inancıyla kendimiz gibi bir insanı büyütüp başımıza
bela etmekten kurtarıyor.
Şayet Rabbimizin (CC)
huzuruna tertemiz gitmek istiyorsak “Kuddûs” olan Rabbimizin (CC) “Mukaddes”
kitabı Kur’ana göre hayatımızı düzenleyelim.
Göklerde ve yerde
olanların tümü, Melik (CC), Kuddûs (CC), Azîz (CC), Hakîm (CC) olan Allah-ü
Teala (CC) Hz.leri’ni tesbih eder.
Allah-ü Teala (CC)
Hz.leri yeryüzünde, gökyüzünde, uzayın derinliklerinde, toprağın altında bulunan
herşeyin, kısacası mikro alemdeki ve makro alemdeki herşeyin tek
Yaratıcısı'dır. İnsanın gözünü çevirip etrafına baktığında görebildiği ve
çıplak gözle göremediği her yerde bulunan düzen, kanunlar, istikrarlı gidişat
tamamen Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’ne aittir. “Şüphesiz Allah (CC), gökleri ve
yeri zeval bulurlar diye (her an kudreti altında) tutuyor. Andolsun, eğer zeval
bulacak olurlarsa, kendisinden sonra artık kimse onları tutamaz...” Ayet-i Kerime’sinde ayetiyle
bildirildiği gibi var olan tüm sistemin düzenleyicisi ve koruyucusu O'dur (CC).
Allah-ü Teala (CC)
Hz.leri’ne karşı son derece aciz olan insanlar hata yapar, unutur, yanılır,
gaflete düşerler. Aynı zamanda hem bedeni, hem ruhi yönden son derece eksiklik
ve acz içindedirler. Ömürleri boyunca bedenlerine bakmak, yaşam sürebilmesi
için ona sürekli ihtimam göstermek zorundadırlar. Bedenlerini biraz fazla
çalıştırsalar, birkaç gün uykusuz, bir gün susuz bıraksalar son derece aciz bir
duruma düşürmüş olurlar. Ancak insanların Yaratıcısı olan ve “en güzel
isimlerin sahibi” olan Allah-ü Teala (CC) Hz.leri elbette tüm eksikliklerden
münezzehtir. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin sonsuz gücü, yüceliği, aklı, ilmi
Kuran'da tüm detaylarıyla insanlara bildirilmiştir: “Allah (CC)... O'ndan (CC) başka
ilah yoktur. Diridir, kaimdir. O'nu (CC) uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve
yerde ne varsa hepsi O'nundur (CC). İzni olmaksızın O'nun (CC) katında şefaatte
bulunacak kimdir? O (CC), önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise)
Dilediği kadarının dışında, O'nun (CC) ilminden hiçbir şeyi kavrayıp kuşatamazlar.
O'nun (CC) kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. Onların
korunması O'na (CC) güç gelmez. O (CC), pek yücedir, pek büyüktür.”
Allah-ü Teala (CC)
Hz.leri mahlukata benzemekten münezzehtir. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri yaradılmışların
zatlarından, hallerinden, vasıflarından hiç birine benzemez. Mesela cisimlerin,
zahiri hislerimizle bilebildiğimiz lezzet, renk, koku, soğukluk, sıcaklık,
sertlik yumuşaklık... gibi bütün hallerinden; dert, tasa, sevinç, korku, hüzün,
ızdırap, infial, tagayyür gibi nefsani keyfiyetlerinden veya her hangi bir
şekilden, suretten, miktardan, zamandan, mekandan, tertipten, tecezziden, tenahiden
ve bunlar gibi diğer bütün mahlûkatın şânından olan her hangi bir hal ve
vasıftan, bir şeye benzemekten çok yüksek, çok uzaktır.
Bu ism-i şerif,
temiz ve pak olmak manasına Kuds mastarından mübalağa siğasıdır. Her türlü
ayıptan, kirden, pastan, lekeden, eksiklikten son derece temiz demektir. Uluhiyyete
mahsus sıfatlardan Muhalefetini li'l-havadis sıfatına râci'dir.
İnsanoğlunda
bulunan iki türlü sıfat: İnsan oğlunda bir takım haller ve sıfatlar vardır ki,
onlar yüzünden sevilir, hürmet edilir. Yine bir takım haller ve sıfatlar da
vardır ki, o yüzden yerilir, nefret edilir. Mesela halleri ve sıfatları kusurlu
ve ayıplı olan, bilgisiz ve aciz insan sevilmez, herkes onlardan uzak kalmak
ister. Bazı insanlar da yaradılışı itibariyle güzeldir, sözü sohbeti bellidir,
bir şeyler bilir, bir şeyler yapar. Evvelkilere nakıs insanlar, ikincilere
mükemmel insanlar denirse de, insanların da yine bir çok eksik tarafları
bulunur. Mahlukun kusursuzluğu izafidir.
Mahlukat içinde
her türlü ayıplardan, kusurlardan tam ve mutlak surette tertemiz bir varlık
sâhibi bulunması imkânsızdır. Mahlukun kusursuzluğu, kendi aralarında ve
birbirlerine nisbetle izafi ve mahduttur; bu itibarla en kıymetli insanlar hiç
noksanı bulunmayan değil, pek az noksanı olandır. Böyle insanların fazileti,
kemali daha çok olur ve bunlar, mensup oldukları âileler, memleketler,
milletler ve hattâ bazan bütün insanlar için iftihar kaynağı olurlar.
Allah-ü Teala (CC)
Hz.leri, insanlardaki kemal sıfatlarından da mukaddestir. İnsanlarda bulunup da
nefret ve istikrah edilen sıfatlardan başka, insanların birbirlerine karşı
üstünlüğünü ve kıymetini ifade eden ve insanlar tarafından kemal sıfatlar diye
adlandırılan sıfatlardan da Allah-ü Teala (CC) Hz.leri münezzehtir. Gerçi bu
sıfatların kemal sıfatlar diye adlandırılması, insanların kendi aralarında ve
kendi hallerine göre doğru olabilirse de, Allah-ü Teala (CC) Hz.leri hakkında
bunlar hep noksan sıfattır. Mesela ilim, kudret birer kemâaldir, fakat muhakkak
surette Allah-ü Teala (CC) Hz.leri insanların bildiği gibi bilmekten,
insanların yapabildiği kadar yapmaktan çok üstündür. Çünkü O (CC), kayıtsız
şartsız her şeyi bilir ve her şeye gücü yeter. İşte hakiki kemal sıfatı budur.
İnsanlar ise bir
şeyi bilir, fakat bilmediği na-mütenahidir. Bir şey yapar, fakat isteyip de
yapamadığı na-mütenahidir. Daha doğrusu Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin müsaade
ettiği sınıra kadar bilir ve tâyin ettiği hududa kadar yapar. Ondan ilerisi kati
bir acz... kati bir hiçliktir.
el-Kuddûs İsm-i Şerif’inin tek ve
eşsiz olarak biricik sahibi, Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’dir. Her bakımdan
mutlak kemal O'na (CC) mahsustur. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri zatında,
sıfatında, efalinde, ahkamında, esmasında her türlü lekeden, eksiklikten uzak
ve çok temizdir. O (CC) zatında veya her hangi bir sıfatında veya fiilinde veya
hükmünde veya isminde mahlukundan birine benzemekten veya mahlukatından biri
O'na (CC) benzemekten mukaddestir. O'nun (CC) zatı kadimdir, bakidir, sıfatları
kamildir, ezelidir. Hiç bir fiilinde maddeye, müddete, yardımcıya ihtiyacı
yoktur. Bütün hükümleri hikmetlidir. Kullar içinde baştan başa hayır, menfaat
ve inayettir. O'nun (CC) isimleri de na-mütenahi kemalatını bildirdiği için en
yüce, en güzel kelimelerdir.
İnsanların zatları,
sıfatları, fiilleri, hükümleri, isimleri hep ayıplı ve kusurludur. Bir kere
varlıkları mahduttur. Halleri, sıfatları da mahduttur. İşleri ivazlı ve garazlıdır.
Hükümlerinin doğrusu olduğu gibi hatalısı da çoktur. İnsanlara müteallik manalar
ifade eden, isimlerin ve kelimelerin de nihayet taşıdıkları manalardan fazla
bir güzelliği olamaz.
Allah-ü Teala (CC)
Hz.leri’nin bütün varlığa hakim bir saltanat sahibi bulunduğunu bildiren el-Melik İsm-i Şerif’inden sonra el-Kuddûs İsm-i Şerif’inin getirilmesi,
fikirleri yanlış yollara sapmaktan koruduğu için ne kadar uygun düşmüştür.
Allah-ü Teala (CC)
Hz.leri, cisim sahipleri gibi bir yerde oturmaktan, bir yerde bulunmaktan, bir
işi başkasına gördürmekten.. münezzehtir. O'nun (CC) her zerreye yakınlığı
birdir. Her şeyi ilmiyle, kudretiyle kuşatmıştır. İkametgah, zaman, mekan
mefhumları yaradılmışlarla beraber doğmuştur. Bu varlık yokken zaman ve mekan
da yoktu, fakat Allah-ü Teala (CC) Hz.leri vardı.
|
|