......................................................................
Gökleri, yeri, her şeyi ayakta tutan, koruyan…
......................................................................

 

 

 

“Her şeyi ayakta tutan” anlamına gelen “el-Kayyûm” İsm-i Celili, Kur’an-ı Kerim’de üç yerde geçer. “Bütün yüzler diri ve her şeyi ayakta tutana boyun eğmiştir. Zulüm yüklenenler ise perişan olmuştur.”[1]

Hiçbir yaratık yoktur ki varlığı ve varlığının devamı kendi elinde olsun. Yaratılmışların en akıllısı insan dünyaya gelişinde ve dünyadan gidişinde, dünyada yaşarken, ayakta duruşunda bir başkasına muhtaç. Biz otururken, çalışırken, gezerken, uyurken kalbimizi çalıştıran, kanımızı atıp toplayan, yediklerimizi vücudumuzun ihtiyacına göre hazmettiren ve bizi ayakta tutan birisinin varlığını farketmesek de o bizi ayakta tutuyor. İman edeni de, inkar edeni de ayakta tutuyor.

“el-Kayyûm”a iman edenler olarak bizler de ihtiyaç sahibi her canlının ihtiyacını karşılamak için gayret göstereceğiz.

Kayyûm, kâimin mübalağasıdır. Kayyâm gibi. Her şey üzerine kâim demektir. Bunun manası, herşeyin kıyamı, yani bir varlık sahibi olarak durabilmesi neye mütevakkıf ise, onu veren demektir. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri, her şeye, mukadder olan vaktine kadar durmak için sebeplerini ihsan etmiştir. Onun için her şey Hakk (CC) ile kaimdir, İnsan kendi ruhunun, kendi bedenini nasıl tuttuğunu ve idare ettiğini güzelce düşünürse, bu yüksek hakikati birazcık sezebilir. Görülüyor ki, insan yaşayıp dururken ölüyor ve o zaman beden yine eskisi gibi görünse de atıldır; görmez, işitmez, suyu çekilmiş değirmen gibi olur ve bir zaman sonra da dağılır. Çünkü onu tutan, idare eden ruh idi. ruhun alakası kesilince beden bu hale geldi.

İnsanın ruhunda ve ruhun cesetle olan alakasında çok esrar vardır. Bu esrara nüfuz etmeye çalışmak, birçok hakikatların bilinmesine, bir çok müşküllerin çözülmesine sebep olur. Mesela, ruh cesedin bütün zerrelerine, hüceyrelerine, en ince elyafına kadar hayat ve intizam serpiyor; bu sayededir ki, vücuddan çekici bir güzellik, zindelik ve sıhhat fışkırıyor. Ceset her an ruhun bu feyz ve inayetine muhtaçtır. Bu kesilirse çirkin ve müstekreh bir hale gelir. Bunun gibi kainatın her zerresi her lahza Allah’ın (CC) inayetine muhtaçtır, İnayet, bir şeyin ıslah ve ibkasına itina ve ihtimam göstermek manasınadır ki, Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nden her zerrenin kıyamı için icab-ı hale göre her lahza değişen hususi iradedir. Bu irade iledir ki, her zerre muhtac olduğu şeyin sebeplerini elde etmiş olur. Allah’ın (CC) bu inayeti bir lahza kesilmiş olsa, hiçbir şey ayakta kalamaz, her şey kökleri kesilmiş ağaçlar gibi devrilir gider.

Gafil insan! Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin senden başka nice nice kulları var. Öyleyken O (CC) seni görüp gözetme işini, sanki senden başka kulu yokmuş gibi, hususi bir ehemmiyetle yerine getirmektedir. Senin ise O’ndan (CC) başka tutanın ve gözetenin yokken, seni bırakıverdiği surette, guya elinden tutacak, hayatını kurtaracak başka hamilerin varmış gibi, Onun kulluğunda tembellik edip gevşeklik gösteriyorsun. Allah’ın (CC) rahmeti, inayeti ne büyük… Senin gafletin ne derin!


[1] Taha S. A.111

 
   
 

Ya Rabbi (CC)! Gökleri ve yeri, herşeyi ayakta tutan Sensin! Hayırlı rızıklarla rızıklandıran, ve kendinden hiçbir şey eksilmeyen Sensin.

Ey Allah'ım (CC)! Hayy ve Kayyûm ancak Sensin. Şehadet ederiz ki, Senden başka ibadete layık kimse yoktur. Senden başkasına bizi boyun eğdirme! (AMİN)

.................................................

 

Kula Gerekenler: Bilmek lazımdır ki, Hayy-ü Kayyum ancak Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’dir. Her şeyi yaratan, tutan, besliyen, bununla beraber kendinden hiçbir şey eksilmeyen ve daima Hayy-ü Kayyum olarak kalan O’dur (CC). Onun için şahadet ederiz ki, O’ndan (CC) başka mabud yoktur.

 

İsm-i Şerif'in Faideleri: İhlasla “Yâ Kayyûm” diye bir müslüman bu isme devam etse, kalbi nurlanır, uyku, tembellik ve unutkanlıktan kurtulur.

 

 

 

 
 © 2003-2004     GAVSULAZAM.de    Her Hakkı Mahfuzdur.