|
......................................................................
Her şeye, her istediğini
yapacak surette galib ve hakim… |
......................................................................
“Galip gelen, emri
altına alan, kahreden, herşeye, her istediğini yapacak surette galip ve hakim”
manalarına gelen “el-Kahhâr” İsm-i
Şerif’i, Kur’an-ı Kerim’de 6 defa geçmekte. “Deki: ‘Allah (CC) her şeyin
yaratıcısıdır. O (CC) tekdir, Kahhar(her şeyi emri altında)’dır.”
“el-Kâhir” İsm-i Şerif’i de
Kur’an-ı Kerim’de iki defa geçmekte. Firavun ve adamları kendilerini “el-Kâhir” olan Allah’ın (CC) ismiyle
isimlendirmişler. “Biz onlara (iman edenlere) galip geleceğiz.” demişler, ama kendileri
kahrolmuşlardır.
İnsanın ürettiği
teknolojiyle Rabbinin (CC) yarattıklarının sayımını yapabilmiş değil. O KAHHAR
olan Rabbimiz (CC) milyarlarca yıldızı, yedi kat gökyüzünü ve yeryüzünü
yıllardır yörüngesinde döndürür. Hiçbiri onun çizdiği yörüngeden dışarı çıkamaz.
“Yâ Kahhâr, Yâ Kahhâr” diyerek esen fırtınalar, dağlardaki milyarlarca
ağaçların çürüyen, kuruyan, kurtlanan dallarını budayıp temizleyiverir. “Ya
Kahhâr" diyerek coşan denizler, denizdeki kirleri, durgunluğu giderir ve
canlılara can verirler. Eğer aslanda ve yılanda Rabbimizin (CC) Kahhâr ismi
tecelli etmeseydi, insanlar aslanı eşek yapar, yılanı yük yüklemek için ip
yapardı.
Eğer Kahhâr ismi
Kahraman insanlarda tecelli etmeseydi, insanlık zalimlerin elinde inim inim
inlerdi. Kahraman müslüman Kahhâra iman ettiğinden önce nefsini yener, sonra
zalimlere karşı dikilir.
“Yerin başka bir
yere, göklerin de (başka göklere) dönüştürüldüğü gün, onlar tek olan, kahhâr
olan Allah'ın (CC) huzuruna çıka(rıla)caklardır.”
Allah-ü Teala (CC)
Hz.leri insanlardan nasıl sıkıntıyı gidermeye ve onların kalplerine ferahlık
vermeye kadirse, onları büyük bir azapla kahretmeye de kadirdir. Kuran’da Allah-ü
Teala (CC) Hz.leri’nin kendi katından gönderdiği azaplarla helak olmuş
kavimlerden örnekler verilir. Bu insanlar hak dinden yüz çevirdikleri ve Allah-ü
Teala (CC) Hz.leri’ne baş kaldırdıkları için sabah vakti, onlar hiç şuurunda
değillerken üzerlerinde dolaşan büyük bir felaketle yok edilmişlerdir. Allah-ü
Teala (CC) Hz.leri’nin insanları kahretmek için gönderdiği azap hiçbir azapla
kıyaslanamaz. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri inkar eden toplulukların üzerine
evlerini yerinden söken kasırgalar göndermiş, üzerlerine balçıktan taşlar
yağdırmıştır. Uyardığı insanların üzerine onların içinde oturdukları şehirleri
yerle bir eden sağanaklar isabet ettirmiştir. Toprağın altını üstüne getiren
depremleri üstlerine göndermiş onları tek bir çığlıkla hepsini yerin dibine
geçirmiştir. Açıkça görüldüğü gibi Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin bir insanı
kahretmesi hiçbir şeyle kıyaslanamaz.
Fakat bütün bu
sayılanlar Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin dünya hayatında insanlara tattırdığı
acılardır. Ve onları yaptıklarından dolayı dünyada yaşarken kahretmesidir. Ama
asıl olan insanın Allah-ü Teala (CC) Hz.leri tarafından cehennemde görülmemiş
bir azapla kahredilmesidir. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin sonsuz rahmetine
karşılık O'nun (CC) kadrini tanımayan ve nankörlük eden insanlar ahirette
cehennem azabıyla karşılaşacaklardır. Dünyada işledikleri suçların tam
karşılığı ahirette kendilerine verilecektir. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri onları
cehennemin en dar yerine attığında inkarcılara daha önce hiç karşılaşmadıkları
bir acı tattırır; cehennem ateşiyle yanan derilerini yenileriyle değiştirir ve
onların üzerine ateşten duvarlar örer. Böylelikle onları kahreder. Öyle ki
insanın dünyada çektiği acılar cehennemde karşılaştıklarının yanında hiç kalır.
Bu yüzden de cehenneme giren insan Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin kendisini
öldürmesi ve azaptan kurtarması için yalvarır.
O (CC) dünya
hayatında kendisinden yüz çevirenleri cehennemde sonsuz gücüyle kahredecektir.
Bu O'nun (CC) kesin olarak gerçekleşecek
olan vaadidir...
“O (CC), kulları
üzerinde kahredici olandır. O (CC), hüküm ve hikmet sahibi olandır, haberdar
olandır.”
“De ki: ‘Göklerin
ve yerin Rabbi kimdir?’ De ki: ‘Allah'tır (CC).’ De ki: ‘Öyleyse, O'nu (CC) bırakıp
kendilerine bile yarar da, zarar da sağlamaya güç yetiremeyen birtakım veliler
mi (tanrılar) edindiniz?’ De ki: ‘Hiç görmeyen (a'ma) ile gören (basiret
sahibi) eşit olabilir mi? Veya karanlıklarla nur eşit olabilir mi?’ Yoksa
Allah'a (CC), O'nun (CC) yaratması gibi yaratan ortaklar buldular da, bu
yaratma, kendilerince birbirine mi benzeşti? De ki: ‘Allah (CC), herşeyin
yaratıcısıdır ve O (CC), tektir, kahredici olandır’.”
“O gün, orta yere
çıkarlar. Onlardan hiçbir şey Allah'a karşı gizli kalmaz. (Allah (CC) sorar:) ‘Bugün
mülk kimindir? Bir olan, Kahhar olan Allah'ındır’.”
Bu İsm-i Şerif
kahr'dandır. Kahr, bir şeye onu hor, hakir veya mahv ve helak edebilecek surette
galib olmaktır. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri Kahhâr'dır, her veçhile üstün ve daima
galiptir. Kuvvet ve kudretiyle her şeyi içinden ve dışından kuşatmıştır. Hiçbir
şey O'nun (CC) bu ihatasından dışarı çıkamaz. O'na (CC) karşı her şeyin boynu
büküktür. Kahrına yerler, gökler dayanmaz. Kahrı ile nice ümmetleri ve
milletleri mahv ve perişan etmiştir.
Kahr ve lutf: Kahrın zıddı lütufdur. Lütuf, iyi muamele ile birinin gönlünü hoş
etmek demektir. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin kahrı da vardır, lütfu da
vardır. Yani Allah-ü Teala (CC) Hz.leri, lütfu için de, kahrı için de sebepler,
vasıtalar yaratmıştır. Mesela imân ve irfan, adalet, doğruluk, hayır severlik
ve bütün güzel huylar Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin lütfuna ulaştıran vasıtalardır.
Küfür, şirk, isyan, bilgisizlik, zulüm, yalancılık ve bütün kötü huylar da
kahrına çarptıran sebeplerdir.
|
|