|
......................................................................
Diri; her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten … |
......................................................................
“Diri” anlamına gelen “el-Hayy” İsm-i Şerif’i Kur’an-ı Kerim’de 5
defa tekrarlanmakta. “Allah (CC). O’ndan (CC) başka ilah yoktur. O (CC) diridir,
her şeyi ayakta tutandır.”
Her binanın bir ustası, her resmin bir ressamı, her bestenin bir
bestekarı mutlaka vardır. “Kendiliğinden olmuştur” demiyoruz, diyemiyoruz da…
Açan çiçekler, uçan kuşlar, yüzen balıklar, gezen, seven, veren insanlar
bütün bunlar birini bize işaret ederler.
“O (CC), Hayy (diri) olandır. O’ndan (CC) başka ilah yoktur; öyleyse dini
yalnızca kendisine haliskılanlar olarak O’na (CC) dua edin. Alemlerin Rabbine (CC)
hamdolsun.”
İnsan acizdir ve çok az şeye güçyetirebilir. Dünyaya geldiği andan
itibaren hayatının 5-10 senesi yarı şuurlu olarak geçer. Bu dönem boyunca
sürekli bir ilgiye ve bakıma muhtaçtır. Bundan sonra yaşadığı hayatın ise büyük
bir bölümü kendi bedenine bakmakla, temizlenmekle geçer. Eğer bu sayılanları
yapmak istemese ve ertelese kısa süre içinde bakılamayacak bir görünüme girer.
Ayrıca insanın bedenen ihtiyaç duyduğu büyük bir eksikliği daha vardır:
Uyku. İnsanın ömrünün neredeyse üçtebiri uykuyla geçer. Ancak ne kadar istemese
de, uykuya ayıracağı zamanlarda başka şeyler yapmayı tercih etse de buna bir
iki günden fazla dayanması mümkün değildir. Hatta 24 saat uyumayan bir insanın
şuurunda bir bulanıklık, idrakinde bir yavaşlık baş gösterir. Her zaman doğal
olarak yapabildiği şeyleri yapamamaya, karşılaştığı olayları sağlıklı muhakeme
edememeye, hatta konuşma güçlüğü çekmeye, bildiği şeyleri unutmaya başlar.
Elbette aciz olan ancak insan ve insan gibi yaratılmış olan diğer
canlılardır. Canlı ve cansız tüm kainatın yaratıcısı olan Allah (CC) ise
Hayydır (diri). Daima diridir, her an herşeye hakimdir, herşeyi bilir, herşeye
güç yetirir, O’nu (CC) uyku ve uyuklama tutmaz, her türlü acizlikten de münezzehtir.
O (CC), yarattıklarına çeşitli acizlikler vermiş ve bu eksiklikleri farkederek
yalnızca kendisine kulluk etmelerini, herşeyi kendisinden istemelerini
emretmiştir. İnsana düşen de, O (CC) dilemedikçe hiçbir şeye güç
yetiremeyeceğini, tek bir saniye bile hayatını devam ettiremeyeceğini bilerek
Rabbine (CC) yönelip dönmektir.
“Allah (CC). Ondan (CC) başka ilah yoktur. Diridir, kaimdir.”
“Sen, asla ölmeyen ve daima diri olan(Allah)a (CC) tevekkül et ve O’nu
(CC) hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarından O’nun (CC) haberdar olması
yeter.”
“(Artık bütün) Yüzler, diri, kaim olanın önünde eğik durmuştur ve zulüm
yüklenen ise yok olup gitmiştir.”
Hayy, diri demektir. Bunun zıddına meyyit denir ki, ölü demektir.
Mahlukat içinde hayat sahibi olanların ötekilerinden, yani taş ve toprak gibi
hayatı bulunmayanlardan daha kıymetli olduğunu görüyoruz. Çünkü hayat sahibi
olan her mahluk, bir bilgi ve faaliyet kaynağıdır. Bilgi ve faaliyet hayatın
izleridir. Fakat bu izler her hayat sahibinde değildir ve her hayatın kıymeti
bu izlerle ölçülür.
Allah-ü Teala (CC) Hz.leri hayat sahiplerine yaradılışlarındaki hikmete
göre bir hayat vermiştir. Mesela, otlar ve ağaçlar hayat sahibidir. Çünkü onlar
da doğar, yer, içer, büyür, ürer ve nihayet ölür. Hallerine göre bilgileri de
vardır. Bir alete, bir vasıtaya muhtaç olmadan kendilerine yarayanı, yaramayanı
ayırdederler, faaliyetleri vardır. Havada, suda, toprağın derinliklerinde,
büyümesine, üremesine yarayan maddeleri arar bulur, kendilerine çeker,
hazmeder. Bizim için türlü meyvalar, gıdalar, devalar ve daha binler çeşit
faydalı şeyler hazırlarlar. Böyle olmakla beraber, kendi hayatlarından daha
yüksek, daha kudretli bir hayat bulunduğundan haberleri yoktur. Halbuki
hayvanattaki hayat daha üstündür. Çünkü hayvanlarda fazla olarak duygu da
vardır; görür, işitir, hareket serbestliği vardır. Nebatat gibi olduğu yerde
saplanıp kalmaz ve istediği yere gidebilir, yatar, kalkar… Otlar ve ağaçlardaki
hayat bunlara bakarak eksik, zayıf ve sönüktür. Onun için hayvanat nebatata hakimdir.
Çiğner, koparır, yer… Ancak hayvanların üstünde daha üstün bir hayat var ki,
Allah-ü Teala (CC) Hz.leri bu şerefi de insanlara ihsan buyurmuştur.
İnsanlardaki hayat bunlardan daha üstündür. Çünkü bunlarda saydığımız bütün
vasıflar insanlarda da var. Fazla olarak insanlarda bir takım kuvvetler daha
var ki, bunların hiç biri ötekilerinde yok. Mesela, insan bir hayvan gibi
sadece görüp işitmekle kalmaz; aynı zamanda bunları düşünür, inceler, mukayese
yapar, muhakeme eder, neticeler alır. Kaynayan suyun, kapağını fırlatmasından
buhar kuvvetini keşfeder. Her işin önündeyken sonunu görür, ona göre vaziyet
alır. İşte insanlardaki hayat, akıl ve hayale sığmayacak kadar büyük hadiseleri
bilmeye ve onları başarıp meydana getirmeye elverişli bir kaynaktır. Bir hayat
nerde, ötekilerindeki hayat nerede?… Onun için insanlar yer yüzünün
efendisidir. Demek ki, nebatatta görülen hayat, basit ve iptidai bir hayattır.
Hayvanattaki hayat daha üstün, insanlardaki hepsinden üstündür. Bu üstünlüğü
temin eden şey ise, hayat vasıflarının kuvvet ve kıymetidir.
Hayatın iptidai vasıfları, yemek, içmek, doğurup üretmektir. Hayatın
yüksek ve kıymetli vasıfları iptidai vasıflarla beraber bilmek ve yapmaktır. Bu
sebeptendir ki, hayatta insanlar bile müsavi olmayıp, bilgisi ve kudreti
nisbetinde birbirinden üstündür. Şahıslar olsun, milletler olsun, en ileride
bulunanlar, bilgisi ve kudreti en çok, en geniş olanlardır. Şu halde bir şey
bilmiyen, bir şey yapamayan insanlar yaşıyor değil, sürünüyor demektir.
Hakiki hayat, Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’ne mahsustur.
Allah’ın (CC) hayatı, ilim ve iradeye mebde olan ezeli bir sıfattır. Kayıtsız
şartsız her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten, ekmel bir hayattır. Onun için
her şeyi görür, işitir, bilir, istediği gibi yapar. Yoksa şuursuz, kör, sağır
bir kuvvet değildir. Dinsizler O’na (CC) öyle iftira ediyorlar. Böyle ise bu
herifler, kendilerindeki şuurlu ve iradeli hayatı nereden ve hangi membadan
almışlardır? Bir eser, müessirinden daha üstün olabilir mi? Yaratılmış olan bir
şeyde, kamil bir hayat görüp dururken, onu yaratanda noksan, bilgisiz bir hayat
kabul etmek bir hezeyandan başka birşey değildir. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri
teala ölmez, daima hazır ve nazırdır. Yaşayan mahlukatının hayatını veren de O’dur
(CC). O (CC) olmasaydı hayattan zerre kadar eser görülmezdi. Hem O’nu (CC) ne
gaflet basar, ne uyku. O (CC) daima fenadan, zevalden, hatadan münezzehtir. Her
an ‘Alîm, her an Habîr, her an Kâdir’dir.
|
|