......................................................................
Yumuşaklık gösteren… |
......................................................................
“Yarattıklarına yumuşak davranan, Çok yumuşak olan” anlamına gelen “el-Halîm”
İsm-i Şerif’i, Kur’an-ı Kerim’de Rabbimizin (CC) ismi olarak on bir defa
geçmektedir.
Hz. İbrahim (AS), Hz. İsmail (AS) ve Hz. Şuayb (AS) için de “el-Halîm”-yumuşak
başlı kelimesi kullanılmış.
“Allah’ın (CC) kalplerinizde olanı bildiğini bilin ve ondan sakının. İyi
bilinki şüphesiz Allah (CC) bağışlayandır,
halîmdir-yumuşak davranandır.”
Allah-ü Teala (CC) Hz.leri kendisinin yarattığı insanların Allah’ın (CC)
şeriatına değil de kendileri gibi insanların kurallarına uyarak onları
ilahlaştırdıkları halde onları hemen cezalandırmayandır. Yediği yemeğin suyunu
mazlumların gözyaşından, sosunu mağdurların kanından temin eden zalimlerin
yaptığından Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin haberi vardır.
“Zalimlerin yaptığından Allah’ı (CC) gafil zannetme. Ancak onları(n
azabını) gözlerin belerip kalacağı bir güne erteliyor.”
Eşcinsellerin cezasının tehir edilmesi ve zaman tanınması için Rabbine (CC)
yalvaran Hz. İbrahim (AS), Rabbimizin (CC) kelamıyla: “O (CC) halîm- yumuşak
huylu, yanık yüreklidir.”
diye övülmekte.
Bizler Halim Rabbimize (CC) iman edenler olarak yumuşak huylu tatlı
dilli, güler yüzlü, bal gibi sözlü olacağız. Güçlü iken böyle olacağız. Su,
yumuşacık ama kayaları deliyor. Kuru ağaçların tepesine çıkıp çiçeğe dönüşüyor.
Evlerimizi aydınlatıyor. Binlerce ton ağırlığı kaldıran güce dönüşüyor.
Hz. İbrahim’in (CC) halim-yumuşaklığı Nemrut’un saltanatına son veriyor.
Ancak Mehmet Akif’in: “Yumuşak başlı isem kim dedi uysal koyunum? / Kopar belki
ama çekmeye gelmez boynum” dediği gibi iyilikle yılanı deliğinden çıkarıp
zehirli dişlerini zararsız hale getireceğiz. Kuduz köpek bizi ısırdı diye biz
de onu ısırmayacağız. Kendimizi de kuduzu da tedavi edeceğiz. Sonra da koyuna
bekçi yapacağız.
“Eğer Allah (CC) insanları yaptıkları yüzünden azapla yakalayıverseydi,
yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı.” “Allah (CC) kahretsin” dediklerimizi Allah
(CC) yok etseydi, tek başımıza kalırdık. “Yâ Halîm” diyelim.
“İki topluluğun karşı karşıya geldikleri gün, sizden geri dönenleri,
kazandıkları bazı şeyler dolayısıyla şeytan onların ayağını kaydırmak
istemişti. Ama andolsun ki, Allah (CC) onları affetti. Şüphesiz Allah (CC),
bağışlayandır, yumuşak olandır.”
Şu an dünyada yaşayan insanlara, kendilerini yaratan Allah (CC)
tarafından gönderilmiş bir kitap vardır. O'nun (CC) katından gönderilen,
hükümleri korunmuş olan bu kitap, son kitaptır. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri bu
kitabın içinde dünyada yaşayan insanlara neler yapmaları gerektiğini açık açık
belirtmiştir; uymaları gereken emirleri, sakınmaları gereken yasakları
bildirmiştir. Üstelik bu kitaptaki emirlere uyarak hayatını Allah (CC) rızası
için geçirenlerin sonsuza kadar cennette kalacağını müjdelemiştir. Uymayanların
ise sonsuza kadar içinde kalacakları cehennemi ve onun içindeki azapları tüm
ayrıntılarıyla anlatmıştır. Ve bu kitap çok açık bir kitaptır. Okuyan herkesin
kolaylıkla anlayabileceği bir kitap...
Allah'a (CC) yönelmek ve O'nun (CC) rızasını kazanmaya çalışmak için
indirilmiş olan bu Kitap, Allah-ü Teala (CC) tarafından 1400 sene önce elçisi
Hz. Muhammed (SAV) Efendimiz’e gönderilen Kuran'dır. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri
Kuran’da insanlara bilmeleri gereken herşeyi anlatmıştır; hayatı, ölümü,
cenneti, cehennemi...
Fakat insanlar kitabın geldiğini bilmelerine rağmen onu okumaktan yüz
çevirir, hatta bir kısmı hayatları boyunca Allah'tan (CC) gönderilen bu kitabı
ellerine bile almazlar. Allah'ın (CC) kendilerine indirdiği ayetleri arkalarına
atıp bunun yerine dünya hayatının zevkine ve eğlencesine dalarlar. Ölümlerinden
sonra karşılaşacakları hesabı ve ahiret hayatını ise hiç düşünmezler. Allah'ın (CC)
yasaklarına uymadıkları gibi, insanlara emrettiği güzel ahlakı da yaşamazlar.
Mallarını, mülklerini kimseyle paylaşmaz, darda zorda olanlara yardım etmezler.
Üstelik kendilerine iman etmeleri söylendiğinde “Biz ne yaptığımızı biliyoruz”
diye karşılık verirler. İçlerinden ancak çok azı Allah-ü Teala’ya (CC) iman
eder ve O'nun (CC) hükümlerini eksiksiz uygular.
Yukarıda anlatılanlar biraz düşünüldüğünde, Allah'ın (CC) insanlar
üzerindeki sonsuz merhameti ve şefkati açıkça görülebilir. İnkar edenler, bile
bile hak dinden yüz çevirmelerine ve Allah'ın (CC) yasaklarını çiğnemelerine
rağmen Allah-ü Teala (CC) Hz.leri onları hemen azaplandırmaz. Hatta onları
dünya hayatında refah içinde yaşatır, her türlü nimeti verir. Onlara iman
etmeleri ve hak dine dönmeleri için süre tanır. Üstelik Allah-ü Teala (CC)
Hz.leri, gönderdiği dini çok kolay kılarak da ne kadar yumuşak olduğunu göstermiştir.
İnsanları kendi yarattığı için onların ne kadar aciz olduklarını bilir. Bu
yüzden onları unuttuklarından ve yanıldıklarından dolayı sorumlu tumaz. Kör
olana, topal olana, hasta olana sorumluluk yüklemez. İnsanlara sabrı ve
tevekkülü öğreterek omuzlarındaki yükü kaldırır. Bütün bu örnekler Allah'ın
(CC) sonsuz merhametini ve şefkatini, inkar eden insanların ise nankörlüğünü
anlamak için yeterlidir...
Ama insanın unutmaması gereken çok önemli bir nokta daha vardır. Allah-ü
Teala (CC), aynı zamanda sonsuz adalet sahibidir. Ve dünyada da, ahirette de
insanların yaptıklarının karşılığını eksiksiz olarak verecektir.
“Allah (CC) sizi, yeminlerinizdeki 'rastgele söylemelerinizden, boş,
amaçsız sözler'den dolayı sorumlu tutmaz; fakat kalplerinizin kazandıklarından
dolayı sorumlu tutar. Allah (CC) bağışlayandır, yumuşak davranandır.”
“Yedi gök, yer ve bunların içindekiler O'nu (CC) tesbih eder; O'nu (CC) övgü
ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur, ancak siz onların tesbihlerini
kavramıyorsunuz. Şüphesiz O (CC), halîm olandır, bağışlayandır.”
“Şüphesiz Allah (CC), gökleri ve yeri zeval bulurlar diye (her an kudreti
altında) tutuyor. Andolsun, eğer zeval bulacak olurlarsa, kendisinden sonra
artık kimse onları tutamaz. Doğrusu O (CC), Halîm'dir, bağışlayandır.”
(Hilm) suçluların cezasını vermeye gücü yetip dururken bunu yapmamak,
onlar hakkında yumuşak davranmak ve cezalarını geriye bırakmaktır. Suçluyu
cezalandırmağa iktidarı olmayan acize halim denmez. Halim, kudreti yetişecek,
fakat bir hikmete binaen yapmıyacak...
Allah-ü Teala (CC) Hz.leri, halîmdir. Her günah işliyeni hemen muaheze
edivermez. Hışm ve gadapta isti'cal göstermez. Niceleri vardır ki, önüne gelene
fenalık eder. Allah-ü Teala’nın (CC) kullarına eza ve cefa eder dururlar da,
başlan bile ağrımaz. Bunların böyle kaldığına bakıp ta yaptıklarının yanlarına
kalacağını zannetmemelidir. Allah-ü Teala (CC) Habirdir, onların yaptıklarından
gafil değildir ve haksızlığı da sevmez, hakkı yerine getirir. Fakat Halîm'dir,
mühlet verir. Bu mühlet içinde yaptıklarına nedametle tevbe edenleri afv ve
mağfiret buyurur, fakat ısrar edenler hakkında hüküm Allah-ü Teala’nın (CC)
iradesine kalmıştır. Dilerse affeder, dilerse ukubet yapar. Bir ismi de
Adl'dir. “Allah (CC) imhal eder amma, ihmal etmez.” sözünün manası da budur.
Bu ism-i şerifte bizim için büyük bir nefha-i
teselli var. İsyansız günümüz, hatta saatimiz geçmiyor. Buna karşı eğer Allah-ü
Teala (CC) sert davransaydı, her isyan edeni hemen helak ediverseydi, dünya
yüzünde kimse kalmazdı. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin bu suretle mühlet
vermesi de büyüklüğünün şanı ve kullar için büyük nimettir.
|