|
......................................................................
Her şeyin iç yüzünden, gizli taraflarından
haberdar… |
......................................................................
“Her şeyden
haberdar olan” anlamına gelen “el-Habîr” İsmi Şerifi Kur’an-ı Kerim’de 45 defa
geçmektedir.
“Ey iman edenler,
Allah’tan (CC) sakının. Herkes yarına ne sakladığına bir baksın. Allah’tan (CC)
sakının. Şüphesiz Allah (CC) yaptıklarınızdan haberdardır.”
Yaptıklarımızı,
yapamadıklarımızı, kazandıklarımızı, kaybettiklerimizi, dostlarımızı,
düşmanlarımızı, toprağın derinliklerinde çatlayan her daneyi ve çekirdeği, açan
her çiçeği, yağan her damlayı bilen, gören, işiten ve haberdar olan Rabbe (CC) iman
ediyoruz.
Karanlık gecede,
kara taşın üzerinde, kara karıncanın hareketini gören, ayak sesini işiten,
karıncanın içinden geçenlerden haberdar olan Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’ne iman eden kullarından bir kısmı da
dünyanın neresinde dostlar var, düşmanlar var, dostların maddi manevi gücü,
düşmanların gücü nedir? Kim nerede ne yapıyor, ne üretiyor, dünyanın neresine,
ne kadar yağmur yağar, nerede hangi tür çiçek açar? Haberdar olmalıdır.
Allah-ü Teala (CC) Hz.leri Habirdir, en küçük bir
mikrobun gece karanlıklarında gidip geldiği, girip çıktığı yerlerden, hava
boşluğunda uçuşan, kaynaşan zerrelerin harekatından haberdar olduğu gibi,
mülkünün her tarafında meleklerin varamadığı, insan fikrinin ulaşamadığı en
gizli noktalarda olan biten şeylerden haberdardır. Mesela diyelim ki, şu
memlekette her lahza, ferdi, ailevi, içtimai, ahlaki, siyasi, cinai ne işler
oluyor. Şüphe yok ki, bunların her birine ait binlerce hadise zuhur edip
duruyor. Bunlardan her birinin başlangıcını, sonucunu, bütün teferruatiyle iç
yüzünü bildiği gibi, arzda, karada, denizde, semada, ecramda, berzahta,
ecsamda, ervahta, velhasıl bütün ekvanda akıp durmakta olan işleri, hadiseleri,
apaçık bilir. En gizli, en duyulmaz sanılan şeylerden, gönüllerin hiç kimseye
açılamıyan esrar ve temayülatından, iyi veya kötü, sahiplerinin neler
düşündüğünü, neler yapmak istediğini, ne düzenler kurduğunu, ne kararlar
verdiğini bilir; bunların hiç birinden gaflet etmez, hiç birini hükümsüz,
cezasız bırakmaz ve hiç kimse yakasını kurtaramaz.
|
|