......................................................................
İstediğini istediği zaman, istediği yerde toplayan
......................................................................

 

 

“Toplayan”anlamına gelen “ el–Câmi’ ” ismi şerifi Kuran-ı Kerim’de iki defa geçmekte.

“Rabbimiz (CC), sen kendisinde şüphe olmayan (kıyamet) günü için insanları toplayacak olansın. Muhakkak Allah (CC) va’dinden dönmez.”[1]

Öbür ayette de münafıklarla kafirleri cehennemde toplayacağını haber vermekte.[2]

“Yangında yanıp duman olup dağılan adamı Allah (CC) nereden bulup da toplayacak?” diye soranlar önce kendilerine baksınlar. Kendileri nereden toplandı? Dünyanın her tarafından yiyecek ve içecekler geldi ve onda toplandı. Gökyüzünden güneş, altı yönden hava geldi ve çocukken delikanlı oldu.

Toplayan Allah (CC) bir gün dağıtır ve kıyamette yine toplar. Bizi aile, kabile, sülale etrafında toplayan gönüllerimizi birbirine bağlayan O (CC).

Köylerde, kasabalarda, şehirlerde bir araya getiren yine O (CC) el–Câmi’ olan Allah’tır (CC).

Toplayan Allah’a (CC) iman edenler olarak bizler de aileleri, dostları dağıtan değil toplayan olalım. Ara bozan değil arabulan olalım. Gönüller arasına sevgi köprüsü kuralım.

Cem’, dağınık şeyleri bir araya toplamak demektir. Allah-ü Teala (CC), vücutlarımızın çürüyerek suya, havaya, toprağa dağılmış olan zerrelerini tekrar birleştirecek, bedenlerimizi yeni baştan kuracaktır. Bu alemde milyarlarca insanın, milyarlarca zerrelerinin birbirine karışmış olduğunu düşünerek, bunun Allah’a (CC) göre güç bir şey olduğunu zannetmemelidir. Allah’ın (CC) ilminde, her insanın vücudunu teşkil eden zerrelerin sayısı ve bulunduğu yer, ayan beyan bellidir. Bunların lahza içinde birleşip bedeni vücuda getirmeleri ise yalnız Allah’ın (CC) tek bir fermanına bakıyor.

 

ALLAH-Ü TEALA (CC) BÜTÜN İNSANLARI TOPLAYACAK:

Allah-ü Teala (CC), bir insanın dağılan eczasını nasıl bir lahza içinde toplayıp cesedini teşkil ve ruhunu iadc edecekse, bütün insanları da öylece hesaplarına bakılmak, muhakemeleri görülmek ve herkese yaptığının karşılığı verilmek üzere Arasat meydanına toplayacaktır. Allah-ü Teala (CC) dünyaya insanları imtihan için çıkarmıştır. Gerçi O (CC), imtihanda kimlerin kazanacağını, kimlerin kaybedeceğini ta ezelden biliyordu. Fakat guya tecrübe ediyormuş gibi, fiilen bu işi açığa vurmak, herkese kendi yaptığıyla kendi mertebesini bildirmek ve bu suretle kimsenin kimseye bir diyeceği kalmamak hikmetiyle, insanları bir imtihan yeri olan dünyaya sevk etmiştir. Herkes burada, imtihanını vermekte, kazanan da, kazanamayan da geçip gitmektedir. Fakat vakti gelince bunlann hepsi toplanacak ve son büyük mahkemede ayrılacak, İyiler ikram ve selamet yeri olan Cennette, kötüler de işkence ve azap yeri olan Cehennemde iskan olunacaklardır. Allah (CC) bu suretle dostlarını Cennette, düşmanlarını Cehennemde toplayacaktır.


ALLAH-Ü TEALA (CC) HER HAK SAHİBİNİ HASMIYLE TOPLAR:

Hak sahiplerini hasımlarıyla huzurunda karşı karşıya getirir. Bir zalimin ne kadar davacısı varsa bir anda hepsi etrafındadır. “O kalabalıkta beni davacım nerede bulacak?” dememeli. Allah-ü Teala (CC) bir kap içinde şekilleri, renkleri, tatları ve daha başka vasıfları birbirine benzeyen ve benzemiyen şeyleri topladığı gibi, birbirlerine zıt unsurları da toplar. Sıcağı, soğuğu, yaşı, kuruyu bir araya getirir, birbirine tecavüz etmeden durdurur.

 

İLİM MEŞ’ALESİNİN IŞIĞIYLA NELER GÖRÜLÜYOR:

İnsanoğlunun elindeki ilim meş’alesinin ışığıyla görebildiği hakikatler bile, akıllan durduracak derecede hayretler veriyor. Mesela, bir damla kanın içinde Allah, takriben altı milyon kürecik toplamıştır, İşin daha garibi, bu altı milyon kürecik, o bir damla kandaki suyun içinde yüzüyor ve asla birbirlerine değmiyor. Bir insanda, ortalama hesapla altı, yedi kilo kan bulunduğuna göre, insan kanında bulunan küreciklerin sayısı trilyonlara çıkıyor, hele o zerrelerin sayısı ise bizim ölçüleri aşıp taşıyor. Allah-ü Teala (CC), insanoğlunun bu mahdut bedeni içinde, sayıya gelmez hücreleri, zerreleri toplamış, yaratmıştır. Bunların her biri, bir fabrika gibi işleyen, başlıbaşına birer alemdir. Tegaddi eder, teneffüs eder, hareket eder, arar, bulur, reddeder, doğurur, ölür. Allah-ü Teala (CC) bunları bu mahdut beden içinde nasıl ilmiyle, kudretiyle kuşatmış, istediği gibi tasarruf ediyorsa, bu zerrelerin her biri, kainatın sonsuz genişliği içinde yayılıp dağılsa, yine aynı suretle Allah’ın (CC) ilmi ve kudreti içindedir. Yine istediği gibi tasarruf eder. Asla fark yoktur. Çünkü mülk Allah’ındır (CC) ve Allah’ın (CC) kudreti, mülkünün her noktasında aynı kuvvetle müessirdir, hakimdir, bir iradeyle dağılır, bir iradeyle toplanır.


[1] Al-i İmran S. A.9

[2] Nisa S. A.140

 
   
 

Allahım (CC)! İstediğini, istediği zaman toplayan Sensin. Çürüyen bedenlerimizi tekrar birleştirecek olan ve yeniden etten kemikten yaratacak olan yine Sensin.

Ya Rabbi (CC)! Bu Senin için güç bir şey değildir.

Rabbimiz (CC)! Bizi dünyanın geçici görünüşüne aldanmayanlardan eyle. Bize mahşer günü hesabı kolay vermeyi nasip eyle! (AMİN)

.................................................

 

Kula Gerekenler: Gafletten uyanmağa, hakiki vaziyeti sezmeğe gayret etmektir. Yani, dünyanın geçici görünüşüne aldanmıyarak, kendisine baki kalacak arkadaşlarının kıymetini ve hüviyetini şimdiden teşhis etmeğe çalışmaktır. Çünkü Allah-ü Teala (CC), her kulunu kendi yaptıklarıyla toplamıştır. Baki yoldaş, herkesin kendi işidir. İman ve salih amellerin nurları, gönülleri açan bahçeler, köşkler, eşler, hadimler şeklinde ve her amel kendisine münasip surette tecessüm eder, sahibine görünür. Küfür, şirk, cehalet, dalalet ve bütün kötü huylann da karanlıkları yılanlar, akrepler gibi ürküntü ve ıztırap verici şekilde sahibinin etrafını sarıverir. Zaten iyi veya kötü herkesin ameli kendini kuşatmıştır. Bu itibarla iyi işlerle çalışanlar şimdiden Cennette, kötülüklerle uğraşanlar Cehennemdedir. Fakat dünyada sağ oldukça fark edilmez. Çünkü maişet derdi, yiyip içecek temini, sevdiklerimizin keyfine hizmet aşkı gibi hayat gürültüleri, bizi gaflet uykusuna daldırır ve biz adeta iptidai bir değirmende gürültü içinde yaşayan değirmenci gibiyiz. Nasıl ki, gürültü kesilirse değirmenci o zaman uyanır. Bunun gibi, ruh bedenden ayrılıp da hayat gürültüleri durunca, bir de bakarsın yenilen bitmiş, giyilen eskimiş, sevdiğimiz şeylerin hepsi silinmiş, yok olmuştur. İşte o zaman hakikat bütün çıplaklığıyla gözlerimizin önünde belirecek ve biz yalnız amellerimizle başbaşa olduğumuzu anlıyacağız. Kendini bilmeyecek kadar sarhoş olan kimsenin koynundaki şey sevdiği bir çıkın mı, yoksa yılan ve akrep mi, sarhoşluğu gidince anlaşılır. Fakat bunu şimdiden anlayıp ona göre tedarikatta bulunmak gerekir. Yoksa o zamanki anlayış faydasızdır.

 

İsm-i Şerif'in Faideleri: Bir şeyi çalınan veya kaybolan 5 vakit Namazdan sonra 114 kere “ Ya Câmi’ ” zikrine devam edip araştırırsa maksadı hasıl olur.

Dargınları barıştırmak, evin terk edeni getirmek için her gün 12.996 kere “ Ya Câmi’ ” ism-i şerifi okunup, dua edilirse maksad hasıl olur.

 

 

 
 © 2003-2004     GAVSULAZAM.de    Her Hakkı Mahfuzdur.