......................................................................
O’nun (CC) zat ve özel
ismidir. Diğer isimler fiilleri, sıfatları ve tecellileri ile ilgilidir. |
......................................................................
Allah (CC) isimi
Kur’an-ı Kerim’de 2697 yerde geçmektedir. Kainatın ve kainatta bulunan tüm
varlıkların yaratıcısı, koruyucusu olan tek varlık, ibadet edilmeye layık tek
Rab, Mevla, Hüda’nın (CC) özel ismi. En yüce varlık, bütün kemal sıfatları
şahsında bulunduran ve her türlü noksan sıfatlardan uzak olan gerçek mabut. Varlığı
zorunlu olan tek yaratıcının özel ismi. Bu isimle çağrılan bir başka varlık
olmamıştır, olmayacaktır da.
“Sevdiklerimize
bilgimizin, kültürümüzün, geleneğimizin, dilimizin geliştirdiği en güzel
kelimelerle hitap ederiz. Sevgilim, canım, ciğerim, servi boylum, ahu gözlüm,
sultanım... vs. gibi kelimeler kimliklerini de beraberlerinde taşırlar. Dil
bilimi bu kelimelerin hangi çağlardan, hangi dağlardan veya hangi bağlardan
akıp, hangi medeniyetlerden süzülerek geldiğini belirler.
Şair: “Güzelliğin
neye yarar, şu bendeki göz olmasa” der. Göz görür, gönül sever, akıl da bu işe
şaşar kalır. Gören gözü, seven gönülü, sevmeyi ve sevilenleri yaratan ise Allah-ü
Teala (CC) Hz.leri’dir.
Kedinin gözünde
bülbül, bir yudumluk ettir. Öküzün gözünde çiçek bir çiğnemlik ottur. İnsanın
gözünde ise binlerce şiirin yazılmasına binlerce resmin yapılmasına ilham
kaynağıdır. İnsan ve kedi İkiside göze sahiptir ama Allah-ü Teala (CC) Hz.leri
bize ayrı bir göz, ayrı bir gönül vermiştir.
Sevgimizi ve
sevdiklerimizi yaratan Allah’ımızı (CC9 seviyoruz. Peki ama Allah-ü Teala (CC)
Hz.leri’ni tanıyor muyuz? Biz tanıdıklarımızı duyma, görme, tatma, koklama,
dokunma gibi beş duyumuz, hafızamız ve genlerimizdeki programa göre tanırız.
Uzaktaki eşyayı
gözümüz görmez. Sesini kulağımız işitmez. Duyu organlarımızın bir sınırı var.
Hafızamızın sınırı da ana rahminden öne geçemez, kabirden öteye geçemez.
Sınırlı olan sınırsızı kavrayamaz.
Şair: “İdraki
uluhiyyetine var mıdır imkan Aklın dahi mahiyyetini bilmiyor insan” “Akl”ın ne olduğunu
kavrayamayan insan, bu akılla Allah’ın zatını kavramaya çalışıyor.
Kavrayamayınca en kolay yolu seçiyor ve inkara yöneliyor.
Dede Korkut:
“Yücelerden
yücesin
Kimse bilmez
nicesin
Görklü (güzel)
Tanrı
Çok cahiller seni
gökte arar, yerde ister
Sen hod (kendi)
mü’minlerin gönlündesin” der.
Rabbimiz (CC) : “Gözler
O’nu (CC) göremez; halbuki O (CC), gözleri görür. O (CC), eşyayı pek iyi bilen,
her şeyden haberdar olandır.” buyurur. Sevgi gönülde
olur. Ancak gönüldeki sevgi görünmez. O görünmeyen sevgiyi, sevgiliye
gönderirken yine görünmeyen elçilerle göndeririz. Kelimeler elçilerimizdir.
Mecnun: “Leyla,
Leyla” diyerek sevgisini açığa çıkarıyordu. Biz gönlümüzün tamamını Allah-ü
Teala (CC) Hz.leri’ne imanla süsledik. Dilimizi O’nun (CC) güzel isimleriyle
süsleyelim. Böyle yaparken sevgimizi Mevla’mıza (CC) bildirmiyoruz. O (CC) zaten
biliyor. Biz, Allah-ü Teala’nın güzel isimleriyle zikrederken, cümle aleme
güzellikler saçarken, ağzımızı Allah’ımızın (CC) isimleriyle hem tatlandırıyor,
hem de en güzel kelimelerle ağzımızı ayarlayarak kötü kelimelere yer
vermiyoruz.
“Gül” deyince
burnumuza güzel koku gelmez. “Bal” deyince ağzımız tatlanmaz. Gülü koklamalı,
balı tatmalı.
Mevlana: “Ey Hu,
Hu” diyen ve “Hu” demeye kanaat eden, “Hu” kadehinden içmeyince heva ve
hevesten nasıl kurtulursun?” diyor.
Allah-ü Teala (CC)
Hz.leri’nin güzel isimleri bizi Allah’a (CC) götürürse, bizi benliğimizden
sıyırır, kir ve pasımızı kazırsa, gülü koklar, balı tadarsak muradımıza ermiş
oluruz.
Süleyman Çelebi:
“Bir kez Allah (CC)
dese Aşk ile lisa
Dökülür cümle
günah mislü hazan”
Allah (CC)
Hz.leri’nin isimleri aşk ile söylenirse üzüntü, stres, keder, gam ve günahın
döküleceğini söylüyor. Dilinle Allah, Allah, Allah (CC) diyerek zikret.
Kalbinle de Allah’ın (CC) yarattıklarını fikret, düşün. Fikirsiz zikirin,
zikirsiz fikirin faydası yoktur.
Şeyh-ül İslam
Yahya efendi: “Bir alay olsa güzeller hep teveccüh yaredir
Halkı alem birbirine padişahı gösterir” diyor. Yani göz binlerce güzel görse de
gönül yare yönelir.
Çünkü yaratılmışların her biri Yaratanı gösterir. Bazılarının günde yüz defa
“Avrupa birliği, Avrupa birliği” diye zikrettiği bu günler de, bizde yüz bir
defa “Allah, Allah, Allah (CC)” diye zikredelim.
Annenizi,
babanızı, eşinizi, dostlarınızı seversiniz ve sevdiğinizi uygun, güzel bir
kelime veya cümle ile ifade edersiniz.Bu ifade etme işi yalnız karşı tarafa
bildirme işi değildir. Kendi iç dünyamızda besleyip büyüttüğümüz sevginin
dilimizde kelimeden çiçekler açması gibidir. Gül ağacı özünde taşıdığı çiçeğini
bülbülüne sunamazsa kurur. Tepeden tırnağa kadar bütün hücrelerimizde ve
gönlümüzde taşıdığımız Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’ne imanımızın zikir çiçeğini
açtıramazsak biz de çöl gibi kurak, ateist-gavur gibi çorak oluruz.
Ot bitmeyen
toprak, meyve vermeyen diken gibi oluruz.
Bizim içimizi
dışımızı bilen Allah-ü Teala (CC) Hz.leri: “Ey iman edenler, Allah'ı (CC) çokca
zikredin” buyurur. Peki ama nasıl
zikredeceğiz? Şair: “Kaddı yâra kimi ar-ar dedi, kimisi elif/ Cümlenin maksudu
bir amma rivayet muhtelif” diyor. Yani sevgilinin boyunu kimileri serviye
benzetti, kimileri elife benzetti. Hepsinin sevdiği ve anlattığı aynı ama
kelimeleri ayrı. Kelimelerimizin gücü bizim kültürümüzle orantılıdır. “Gözüyün
çapağını yiyeyim” diyerek sevdiğini anlatmaya çalışan biri, bir başkasını
kusturabilir. Birisi “Minik kuşum” derken, yılan yetiştiricisi de “yılanım”
diyebilir.
Onun için Rabbimiz
“Size öğrettiği gibi Allah’ı (CC) zikredin” buyurmuştur.
”En güzel isimler Allah'a (CC) aittir. O isimlerle Allah'a (CC) dua ediniz” buyurur.
“Allah (CC) üçtür”
diyen Hıristiyanlar, “Allah (CC) hiçtir”diyen ateist-gavurlar, “Allah (CC) tabiattır”
diyen eski dehriyyun, yeni natüralistler hep Allah'ı (CC) tanımada kendi
akıllarını esas alıp Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’ne sınır çizmişler ve o sınırın
dışına çıkmaya izin vermedikleri bir mahkum haline getirmeye çalışırken
kendileri cehenneme mahkum olmuşlar. Batıda Allah'ı (CC) Kiliseye mahkum
ettiklerini söyleyenler İslam aleminde de camiye mahkum etmeye çalışıyorlar.
Ama siz “Lâ ilâhe”
deki “Lâ” kılıcıyla onların putlarını parçalıyor, denizin leşi dışa attığı gibi
kendini ilahlaştırmaya çalışan şahıs, kurum ve kuruluşları gönül denizinizden
sürüp çıkarıyor ve “İllallah” kelimei tayyibesiyle gönül denizini tertemiz
berrak hale getiriyorsunuz.
”La ilahe illallah” derken bir çok ilah var da onları reddetmiyorsunuz. Onlar
zaten yoktu. Ancak kendini ilah zanneden “Allah’ın (CC) dediği değil, benim
dediğim olur” diyen Firavunlaşmış insanlar var. Sen onlara “delilik yapma,
Allah'tan (CC) başka Yaratan, Yaşatan ve Yöneten yoktur” diyorsun. Haydin sizde
günde yüz defa “Lâ lâhe illallah” demeye başlayıverin.
Güneş yedi renkten
meydana gelir. Tek renk halinde görünür. Ama tabiatta milyonlarca renk
cümbüşüne dönüşür.
“Allah” ismi bütün
Esmaül-Hüsna’sının manasını kendinde toplayan bir isimdir. Altı milyar
insan, Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’ne inanır. Ancak Allah’ın isimleri, sıfatları
ve fiillerinde herkes kendi ufku kadar Allah’a (CC)sınır çizer.
Biz ise aklımızla
Allah-ü Teala’ya (CC) sınır çizmek,
tarif etmek yerine Rabbimiz Kur’anın’da kendini bize nasıl tarif etmişse biz
öyle inanırız. Bizim imanımızın daha sağlam olduğunu söylememiz bundan
kaynaklanmaktadır.
“Rahmân, Rahîm,
Ğaffâr, Kahhâr isimleri Allah’ın (CC) güzel isimlerindendir” diyoruz da “Allah
(CC) ismi, Rahmân’ın (CC) isimlerindendir” demiyoruz. Bu da gösteriyor ki bütün
güzel isimlerin ma’nası “Allah” (CC) ismi içinde toplanmıştır. Onun için K.
Kerim’de 2697 defa Allah (CC) ismi tekrarlanmıştır. Diğerleri bir veya birkaç
defa tekrarlanmışlar. Kelam sıfatının “Kün” = “ol” emriyle kainat yaratılmıştır. Esmaül-Hüsna’sıyla varlığa tecelli etmiştir. Güneşin aynada göründüğü
gibi tecelli etmiştir.
İmam-ı Ali (KV)
Hz.leri: “Nereye baksam Allah’ın (CC) san’atını, kudretini, ilmini görürüm”
diyor.
Rabbimiz:
“Allah’ın (CC) nimetlerini hatırlayın ve yeryüzünde karışıklık çıkararak
bozgunculuk yapmayın” buyurur.
Bir haftalık
çocuğunuzu nasıl dikkat ederek, hiçbir tarafını incitmeden severseniz, çiçekli
bir bahçede dolaşırken çiçekleri ezmeden gezerseniz, yeryüzünü dolaşırken de
“bu dağlar, bu taşlar, bu kuşlar, bu denizler, bu yıldızlar, bu çiçekler, bu
böcekler Allah’ındır (CC)” diyerek dikkat edeceksiniz. Sevdiklerinizin
çocuklarını, çiçeklerini korursunuz. Rabbiniz (CC) ise size bütün
sevdiklerinizi yaratandır. Kainat dediğimiz “evren” Rabbimizin (CC) mülküdür.
Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’ne iman eden, O’nun (CC) mülkünü korur. Şirkle,
isyanla, inkarla, israfla o mülkü kirletmez.
Yunus’un (RA): “Sordum
sarı çiçeğe” ilahisinde söylediği çiçeklerin “Allah (CC)” diyerek açtığını,
derelerin “Allah (CC)” diyerek aktığını, rüzgarların “Allah (CC)” diyerek
estiğini düşünen insan, havayı kokuşturamaz, dereyi kirletemez.
İşte Rabbimizin (CC)
Kur’anın’da birinci derecede iman üzerinde durması bundandır. Günümüzde paraya
tapanlar, para putunu kasasında tutmak için “İktisad” adı altında sanayii
artıklarını temizlemeye yanaşmayıp, para putunu çevreyi korumak için
harcayamadığından denizdeki balıkları, havadaki kuşları, dağlardaki ağaçları
kuruttular.
Halk uyanmadan kendileri ucuz paralarla “çevreci dernekleri” kurdurup halkın
gözlerini başka yerlere çekmeye çalışıyorlar. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’ne
iman eden herkes Allah-ü Teala’nın (CC) mülkünü korumakla görevlidir.
Allah’ımız (CC) yalnız Müslümanların Allah’ı (CC) değildir. Bütün alemlerin
Rabbidir (CC).
Her gün
namazımızda kırk defa bunu tekrarlıyoruz. Evrensel dinin mü’minleriyiz.
Alemlere rahmet olan peygamberin rahmet ümmetiyiz. Avrupa birliğindekiler,
Amerikadakiler, Afrika, Japonya ve tüm dünyadakiler, aynı güneşte ısınırlar,
aynı Allah’ın (CC) kullarıdırlar. Hz. Adem’in (CC)çocuklarıdırlar.
Hz. Resul-i Zişan
(SAV) Efendimiz: “Allah yeryüzünü bana dürdü/topladı, doğusunu da, batısını da
gördüm. Bana dürülen o yerlere, yeryüzünün doğusuna da, batısına da ümmetim
sahip olacaktır” buyurmuştur.
Her insan, doğduğu
gün, Alemlerin Rabbi olan Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin emriyle dünya alemine
teşrif etmektedir. Doğduğu günden ölümüne kadar insanoğlu, her an Cenab-ı Allah
(CC) Hz.leri’nin mülkünde yaşamakta, dilediği gibi gezip tozmaktadır. Bu kadar
nimetin, sağlık, sıhhat ve afiyetin elbette bir bedeli vardır. O da, Allah-ü
Teala (CC) Hz.leri’ne kulluk yapmak, O’nu (CC) tek bilmek, daima O’na (CC)
hamd-ü sena etmek ve nimetleri için O’na şükretmek, O’nu alabildiğine
zikremektir. Gereğini yapalım o zaman.
Alemlerin
Rabbi Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’ne hamd, alemlere rahmet olarak gönderilen Hz.
Muhammed (SAV) Efendimiz’e, O’nun (SAV) Aline (RA), Ezvacına (RA), Ehl-i
Beyti’ne (RA), Ashabına (RA) ve O’na (CC) iman edenlere Selat-u Selam olsun..
|