......................................................................
Yükseklikte sonsuz,
yüceltici, pek yüksek olan… |
......................................................................
“Yücelerden yüce”
anlamına gelen “el-‘Aliyy” İsm-i
Celil’i, Kur’an-ı Kerim’de 8 defa geçmektedir. “O’nun (Allah’ın) (CC) dışında
çağırdıklarının hepsi batıldır. Şüphesiz O (CC) yücedir, büyüktür.”
Zatıyla, sıfatıyla
her şeyden yücedir. Çünkü bizim “yüce” dediğimiz şeyleri O (CC) yaratmıştır.
Yüceler yücesine iman edenler de yücelirler. Yüce Rabbimiz (CC), Firavun’un
orduları karşısında ürperen Hz. Musa’ya (AS): “Korkma! En yüce sensin!” buyurmuştu.
Hz.Muhammed (SAV)
Efendimiz ümmetine de “Gevşemeyin, üzülmeyin eğer iman ediyorsanız en yüce olan
sizsiniz.” buyurmuş.
Sevgili
Peygamberimiz (SAV) Mekke’yi fethetmek için kuşattığında Ebu Süfyan, görüşme
yapmak için Hz. Resul (SAV) Efendimiz’in yanına gireceğinde yanına Hz. Resul
(SAV) Efendimiz’in çok sevdiği Aiz b. Amr’ı (RA) da alır. Sahabelerden biri:
“Ya Rasulellah (SAV)! Ebu Süfyan’la, Aiz b. Amr (RA) geldiler.” der. Hz. Resul
(SAV) Efendimiz: “Aiz b. Amr’la (RA) Ebu Süfyan geldiler” diye cümleyi düzeltir
ve “İslam yücedir. Müslümanın üstüne çıkılmaz, önüne geçilmez.” buyurur.
Konuşurken bile
kafirin adını Müslüman’ın adının önüne almayın. Yazarken, sıralarken
Müslüman’ın adının önüne kafirin adını yazmayın.
Hz. İbrahim (AS)
ve Nemrut, Hz. Musa (AS) ve Firavun, Hz. Muhammed (SAV) ve Ebu Cehil diye
yazılır. “Filan kafir konuşmasında, yazısında benden bahsetmiş.” diye
sevinenler imanlarını yeniden kontrol etsinler. Allah’ı (CC) inkar eden birinin
beni övmesi benim için eksikliktir.
Nüfus kütüğünden
başka hiçbir yerde adı yazılı olmayan, kimsenin tanımadığı, ama Allah’ın
sevdiği bir garip kulun gönlünde yer edinmek saraylara sahip olmaktan daha
değerlidir.
“Ben sizin en yüce Rabbinizim!” diyen Firavunlaşmış insanlara Hz. Musa (AS)
gibi elinde asa, dilinde en yumuşak kelimelerle yüceler yücesinin kim olduğu
tanıtılacak.
Allah-ü Teala (CC) Hz.leri bütün kainatın üstündedir. Fakat bu yükseklik
cisimlerin yüksekliği gibi, yukardakilerine daha yakın, aşağıdakilerine daha
uzak manasına değildir. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri kainatın her noktasında her
zerreye aynı nisbette yakındır ve bu nisbet hiç değişmez. Her insana şah
damarından daha yakındır. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin zatı, cisimlerin
zatına benzemediği gibi, yakınlığı, uzaklığı da cisimlerin birbirine olan
yakınlığına, uzaklığına benzemez.
Yüksekliğin gerçek manası şudur:
1- Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nden daha üstün bir varlık düşünülmesi
imkansızdır.
2- Bir benzeri veya ortağı veya yardımcısı veya mabeyincisi olmaktan
münezzehtir.
3- Şanına yaraşmıyan her şeyden uzaktır.
4- Kudrette, bilgide, hükümde, iradede ve diğer bütün kemal sıfatlarında üstündür.
Şu halde “El-‘Aliyy”, her şey kendinin dununda, emrinde ve hükmü altında
olan Zat-ı Eceli ü Ala demektir.
Kabe-i Muazzamaya Allah’ın (CC) evi deniliyor. Bunun manası nedir? Kabe-i
Muazzamaya ve mabetlere Allah’ın (CC) evidir demek, buraları Allah’ın (CC) ikametgahıdır
demek değildir. Bu izafet tebcil ve teşrif içindir.
İzah edelim: Şahıslara mahsus olan meskenler vardır ve her mesken
sahibine nisbet olunur da, filancanın evi, filancanın dükkanı denir. Neden?
Çünkü bir mesken veya dükkan kime ait bulunuyorsa menfaati de yalnız ona
aittir. Fakat Kabeye ve camilere Allah’ın (CC) evi denir. Bundan maksat Allah-ü
Teala (CC) Hz.leri’ne bir mesken isnad etmek değildir. Belki kabenin veya
mabedin hiçbir şahsa ihtisası olmayıp, ammenin menfaati için yapılmış olduğunu
ve bundan dolayı ehemmiyetinin büyüklüğünü anlatmak içindir. Nitekim amme
hakkına da “Allah (CC) hakkı” denir. Çünkü bu hakkın faydası umuma şamildir.
Bir ferde, bir şahsa mahsus değildir.
Allah (CC) hakkını yerine getiren, bütün insanların menfaatına riayet
etmiş olur. Onu ihmal eden de, insanları zararlandırmış olur. Bir kimse bir
meskene tecavüz ederse, yalnız o mesken sahibini mutazarrır eder. Halbuki bir
camiye tecavüz eden, bir ferde değil, cemaate tecavüz etmiş olur.
|