Buna dayalı olarak
kendiside bütün ihtiyaçlarını gidermeyi başaramıyor. Bunun için dua’nın ve
ihtiyacının giderilme isteğinin kendisinde var olduğunu hissediyor ve
bununda onun fıtratında kökleri vardır.
İkinci olarak, Allah’tan (CC) isteme ve O’na (CC) dua etmek bir
ibadettir. Ve kulların Allah’a (CC) yakınlaşma sıfatlarından birisidir. Dua
etmekten çekinen kimseler, Allah-ü Teala’nın (CC) önünde başlarını öne eğip
kendi ihtiyaçlarının ondan istemeye yanaşmayanlar, hakikatında Allah’ın (CC)
büyüklüğü karşısında kendilerinin bir şahsiyetinin olduğunu söyleyen mütekebbirlerdir
(kibirlenen, büyüklenen). Buda büyük bir günah olup neticesi Kahr-ı İlahi ve
Cehennem ateşidir. “Bana dua edin, duanızı kabul edeyim. Bana kulluk yapmaya
tenezzül etmeyenler aşağılık olarak cehenneme gireceklerdir.”
Üçüncü olarak, dua istenilen neticeyi beraberinde getirmektedir. Allah’ın
(CC) rahmetinin ulaşması içinde istemek gereklidir.
İmam-ı Cafer-i Sadık (RA) Hz.leri buyuruyor: “Nasıl ki bulut yağmurun
vesilesiyse, dua da icabetin vesilesidir. Öyleyse eğer bulut olmadan yağmur
yağmıyorsa, duada olmazsa insanın istediği netice (maddi ve manevi
ihtiyaçlarının giderilmesi) olmayacaktır.”
Dua, eğer şartlarına rivayet edilerek yapılsa, ilahi lütuf ve feyzleride
peşinden getirir ve bu feyzlerde duasız mümkün değildir. İmam-ı Cafer-i Sadık (RA)
Hz.leri rivayetlerinin birinde kendi ashabından bir kişiye buyuruyor:
“Dua et! Olacakların önceden tayin edildiğini ve bir daha değişmeyeceğini
zannetme. Muhakkak Allah (CC) katında bir makam vardır ve bununda dua
olmaksızın elde edilmesi olanaksızdır. Bir kul eğer ağzını Allah’a (CC) dua ve
isteğe kapatırsa ona hiçbir şey bağışlanmaz. Teslim ol ve işte şunu bil ki,
seslenmeyle açılmayan bir kapının bile açılmasından ümit vardır.”
Bu rivayette İmam-ı Cafer-i Sadık (RA) Hz.leri açıkca şunu buyuruyor:
Dua, bağışın sebebidir ve eğer Allah’a (CC) dua ve yakarış olmazsa,
ilahi lütuf ve feyzler insanı kapsamıyor.
İnsan her durumda ilahi lütfun yardımına muhtaçtır ve bu ihtiyacını
gidermek için (çünkü bu insanın kamilleşme yoludur…) Kâdir-i Mutlak’ın (CC) huzuruna
yöneliyor ki, O’nun (CC) hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. “Ey insanlar, siz Allah’a
(CC) muhtaçsınız, Allah (CC) ise, Zengin ve Hamde layık Olandır.”
“Dua ettiği zaman darda kalmışa kim yetişiyor da kötülüğü (onun
üzerinden) kaldırıyor?”
Allah’a (CC) ihtiyaç ve hacetin arzedildiği, duanın kendisi ibadetlerden
biridir. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri
Kur’an-ı Kerim’de kullarından duanın gölgesinde ihtiyaçlarını kendisinden
istemelerini istiyor ve Allah’a (CC) ibadet etmekten kaçınan kimselerin
cehenneme gireceklerini buyuruyor. “Ey İman Edenler; Sabırla ve Namazla (Dua
ile) yardım dileyin, Gerçekten Allah (CC) Sabredenlerle beraberdir.”
Dua yalnızca ihtiyaç ve hacetleri istemek değildir, belki Allah’a (CC)
İman ve Kulluğun gerekliliğidir. İhtiyaçları ve istekleri istemek belki bir şeydir
(vasıtadır) fakat bundan daha yüksek olan şey, dua ve yakarışın kendisi İbadet
ve en son hedef Allah’ın (CC) rızasını kazanmaktır. Bütün herşeyden beri olan
Allah’ın (CC), velileri, gönül sırlarını kendi Rabb’lerine (CC) açıyorlar ve bu
işten oldukça lezzet alıyorlar. Onlara göre dua bir şeye ulaşmak değildir,
belki dua onlar için lezzet vericidir. Bununla kendi kulluklarını aşikar edip
açığa vurmaktadırlar. “Kullarım, sana benden sorar(lar)sa (söyle): ‘Ben
(onlara) yakınım. Dua eden, bana dua ettiği zaman onun duasına karşılık
veririm. O halde onlarda bana karşılık versinler (benim çağrıma uysunlar), bana
inansınlarki, doğru yolu bulalar’.”
Duaya icabet edilmesi için gerekli olan iki şart beyan ettikten sonra
(Bunlardan birincisi, gerçekten istemek, ikincisi, duada Allah’a cc. Şirk
koşmamaktır) zikredilen ayette duanın önemi hakkında geçen yedi mühim noktayı
açıklayıp, şöyle sıralandırılıyor:
1. Ayette ki zamirler mutekellim (Ben) olarak gelmiştir. Örneğin İbadi,
Enni, Feinni vs... Şeklinde yedi defa
kısa cümlelerde tekrar edilmiştir. Böyle bir nokta Kur’an’ın başka hiç bir
yerinde yoktur, buda Allah’ın (CC) dualara icabet etmesinde ki fazla ihtimam ve
teveccühün gistergesidir, buna şöylede denilebilir Allah-ü Teala (CC) kendisini
dua eden kullarıyla daha yakın ilişkide olduğunu belirtmek istemektedir.
2. Kullarım olarak buyuruyor, İnsanlar olarak buyurmuyor. Benim kullarım
senden sorduklarındadır, bütün insanlar değil.
3. Vasıta getirip buyurmadı (gerçekten O cc. yakındır), buyuruyorki ;
Gerçekten ben yakınım.
4. Kendisinin kullarına olan yakınlığını gerçekten kelimesiyle
vurguluyor. Biliniz ki gerçekten ben yakınım.
5. Kurb’un (yakınlık) fiile getirmeyip sıfat olarak getirerek daimi ve
ebedi yakınlığı beyan ediyor.
6. İcabet ediyorum fiil ile getirerek daimi, bütün hallerde ve bütün
zamanlarda icabet ettiğini gösteriyor.
7. Cevabı Beni çağırdığında kayıtlandırıyor ve bu tekrar ediliyor, çünkü
önceden buyurulmuştu ki, dua edenlerin duasına karşılık veririm, tekrarlanma
budur. Buyurmak istiyor; Eğer hakikat üzerine çağrılırsam hiçbir şart olmadan
kabul edilmesi onunla birliktedir.
www.GAVSULAZAM.de
|